JAMPS En las redes sociales
JAMPS En las redes sociales
JAMPS En las redes sociales
JAMPS En las redes sociales

Nasrettin Hoca Fıkraları
Okunma 91660
Yorumlar 56
Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
#41
Dünyada Uyananların Hali

Nasreddin Hoca'ya rüyasında 999 altın vermişler. Hoca:
- Şunu bin altına tamamlayın da alayım, yoksa almıyorum, derken uyanıvermiş.
Bakmış ki ortada ne altınlar var ne de altını verenler.
- Bu ne iş Ya Rabbi ! demiş. Ahirette uyanan her şeyini önünde hazır bulacakken, Dünyada uyanan malının hepsini kaybediyor.
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#42
Pınarbaşında Uyumuştum

Nasreddin Hoca, Akşehir'den Konya'ya giderken yolunun üstündeki köyde bir köylüye misafir olmuş. Saat epey geçip yatma zamanı gelince adam;
- "Hoca efendi, uykusuz mu yoksa susuz musun?" diye sormuş.
Adamın yemekten söz etmediğini gören Hoca hiç bozuntuya vermeden;
- "Buraya gelirken pınar başında bir güzel uyumuştum" demiş.
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#43
Kayıp Anahtar

Hoca bir gün anahtarını kaybetmiş. Bahçede döne döne anahtarını arıyormuş. Hanımı sormuş:
-Anahtarı nerede düşürdün bey?
-Be kadın, nerede düşürdüğümü bilsem hiç arar mıyım?
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#44
Eşek de Okuma Öğrenir

Adamın biri korku belası, Timur'a iyi bakımlı bir eşek hediye etmiş. Etraftaki dalkavuklar eşeği öve öve bitirememiş, göklere çıkarmışlar.
Hoca'yı gözden düşürmek için fırsat kollayan bu dalkavuklardan biri hemen söze girmiş:
-Hükümdarım, bu eşek öylesine cins bir eşek ki, Hoca gibi ağzı öpülecek birinin eline geçse iyi yetiştirilirse alimallah okuma bile öğrenir.
Timur bu fırsatı kaçırmamış. Hoca'yı zor durumda bırakmak, biraz da eğlenmek için harekete geçmiş. Tutmuş, eşeğin yularını Hoca'nın eline vermiş.
-Eti senin, kemiği benim Hocam, oku, korkut, ne yaparsan yap adam et bunu!
Hoca da çaresiz eşeğin yularını tutmuş. Herkes merak içinde şaşkın bakarken, Hoca, evinin yolunu tutmuş. Eve varınca düşünüp taşınmış. Alaya alınmamak, ele güne rezil olmamak, yüzünü kızartmamak için bir çare aramış. Kendine göre bir yol da bulmuş. Kitapçıya gidip deriden bir kitap yaptırmış. Yapraklarının arasına arpa serpiştirmiş. Bu sırada eşeği de bir kaç gün aç bırakmış. Kitabı getirip aç eşeğin önüne koymuş. Kitabı yaprak yaprak açıp arpaları eşeğe yedirmiş.
Sabah bir akşam iki derken eşek alışmış buna. Artık kitabın yaprakları diliyle açmaya, arpaları dişiyle öğütmeye, kitabın sonunda arpa bulamayınca anırmaya başlamış.
Gel zaman git zaman; aradan tam bir ay geçmiş. Timur'un karşısına çıkma zamanı gelip çatmış. Hoca o günün akşamı eşeğe yem vermemiş. Ertesi sabah, eşeğe gümüş bir gem vurmuş. Eşekle birlikte imtihan yerine varmış. Timur'un karşısına çıkmış.
Hoca, saray avlusunun orta yerine bir masa istemiş. Getirdiği kitabı da üstüne koymuş. Dünden beri aç olan eşeği de çekmiş kitabın önüne. Eşek kitaba eğilmiş. Başını hiç kaldırmadan kitabın sayfalarını tek tek açıp çevirmiş, arada bir de zırlayıp durmuş. Kitabın bütün sayfalarını çevirme işi bitince anırmaya başlamış. Hoca:
"İşte gördünüz, eşek kitabın bütün sayfalarını çevire çevire okudu.
Görenlerin parmağı ağzında kalmış. Ama orada hazır bulunanlardan ve Hoca'yı çekemeyenlerden bazıları:
-Canım Hoca, demişler, okumasına diyecek yok da, ne okuduğu anlaşılmıyor, biz bu işten bir şey anlamadık!
O zaman Hoca:
-Tabi anlamazsın, o eşekçe okudu anlamak için eşek olmak gerek.
Orada bulunanların hepsi Timur da dahil dillerini yutup öylece kalakalmışlar.
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#45
Yarasa, Sahibine Yarardı

At nalının insanlara uğur getirdiğine inanan biri, Hoca’ya sormuş:
- “Hocam, at nalı insana uğur getirirmiş, evin kapısına assak günah olur mu?”
Böyle hurafelerin dine aykırı olduğunu her zaman anlatan hoca, bu sefer farklı bir yolla cevap vermiş:
- “Eğer uğur getiriyorsa, asabilirsin. Ama bence getirmez. Çünkü atlarda bir değil, dört nal
olmasına rağmen şimdiye kadar bir faydası olduğunu görmedim aksine akşama kadar yediği
kamçının, taşıdığı yükün ve koşturulduğu yolun hesabı yoktur.”
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#46
Nasrettin Hoca Alışverişte

Nasreddin Hoca bir gün çanta almak için pazara gider. Güzel bir çanta görüp pazarcı ile pazarlık yapar ve 1 liraya anlaşırlar. Tam oradan ayrılacaktır ki daha güzel bir çanta dikkatini çeker:

- Kaç lira şu çanta muhterem?
- 2 lira hocam.
- Aldım gitti diyen Hoca, elindekini bırakır ve onu alıp tam gidecekken pazarcı seslenir:

- Hocam. Bu çanta 2 lira. Sen 1 lira verdin.

Hoca sinirlenir:
- Bre cahil adam! Sana önce 1 lira verdim. Sonra da 1 liralık çanta bıraktım! İkisi eder 2 lira. Daha benden neyin parasını istersin!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#47
Arşa Değerdi

Nasrettin Hoca vaaz verirmiş camide. Dinleyenlerden biri bir soru sormuş: “Bilmiyorum” demiş Hoca. Biri bir başka soru atmış ortaya. “Bunun da karşılığını bilmiyorum.” demiş Hocamız. Bir üçüncü soruyu da yanıtlayamamış. Cemaatten biri, “Peki hoca” demiş, “Hem sorduklarımızı bilemezsin hem de kalkar, o yüksek yere çıkarsın; oldu mu şimdi Hoca?” Hoca gülmüş: “Ben bildiklerimle orantılı olarak bu kadarcık yükseğe çıktım; bilmediklerim oranında yükselecek olsaydım, başım arşa değerdi.
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#48
O Dua Sende Bu Akıl Bende Varken

Hoca bir gece, tam uyumak üzereymiş ki, damda bir hırsızın gezindiğini duymuş. Hemen hanımını uyandırmış. Yüksek sesle:
-Hanım, geçen gece eve geldiğim zaman sen derin bir uykudaydın. Benim geldiğimi duymadın. Ben de kapıyı bir müddet çaldım. Seni uyandıramayacağımı anlayınca içimden bir dua okudum. Ayın ışığına da tutunup evden içeri girdim. Hatırladın değil mi?
Hanımı, Hoca'ya hangi duayı okuduğunu sormuş, Hoca da söylemiş.
Bu sırada hırsız da bacadan içerisini dinlemekteymiş. Hoca'nın okuduğu duayı ezberleyip tekrarlamış.
Ardından da ayı ışığına tutunup içeri girmeye çalışmış. Derken palas pandıras damdan aşağı yuvarlanmış.
Hoca, gürültüyü duyunca karısına:
-Çabuk bir mum getir. Hırsızı yakalayalım.
Vücudu hurda haline gelen hırsız, Hoca'nın bu sözlerini duymuş. Yattığı yerden:
-Hoca efendi, hiç acele etme! O dua sende, bu akıl da bende varken, ben buradan öyle kolay kolay kalkıp da bir yere gidemem. Smile
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#49
İkinizin Arasında Gidiyorum

Nasreddin Hoca bir kadı ile bir tüccara yoldaş olmuş. Ortada Hoca, sağında kadı efendi, solunda tüccar efendi, hem konuşuyorlar hem de yürüyorlarmış. Hoca efendi yeri geldikçe yol arkadaşlarının yaşamları ve ibadetlerindeki gevşeklikleri konusunda söz dokundururmuş.
Makamına güvenip , kendini çok büyük bir adam sanan kadı efendi , Hoca'ya:
- Sana da lâf yetişmez ki, demiş, istersen öyle kurnaz kesilirsin ki, en yaman muzırları bile geride bırakırsın. İstersen yaban öküzünden daha şaşkın görünürsün."
- "Yok canım, fazla abartıyorsun, bak ben haddimi nasıl biliyor, muzırla yaban öküzünün arasında gidiyorum." demiş.
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#50
O Zamanda Ben Bulunmadım

Nasreddin Hoca, işlerinin çokluğu, dünya telâşeleri, hastalık, sağlık vs gibi çeşitli bahanelerle ibadetten birçok zaman kaytaran birileri ile sohbet ediyormuş. Mazeretleri de bir sürü tabii. Bir ara söz yemekten, içmekten açılmış.
- "Bugünlerde canım bir helva yemek istiyor ki!... Bir türlü pişirip de yiyemedik" demiş, Nasreddin Hoca.
- "O kadar zor bir şey mi helva pişirmek, a Hoca" demişler.
- "Ne yapalım" demiş Hoca. "Şeker ve un bulundu, tere yağı bulunmadı. Tere yağ ve şeker bulundu, un bulunmadı. Un ve tere yağ bulundu şeker bulunmadı."
- "Hiç bir araya getiremedin mi bunları?" demişler.
- "Hepsinin bir araya geldiği de oldu," demiş Hoca. "Amma o zaman da ben bulunmadım."
Cevapla
Teşekkür Edenler:


Hızlı Menü:

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi