JAMPS En las redes sociales
JAMPS En las redes sociales
JAMPS En las redes sociales
JAMPS En las redes sociales

Nasrettin Hoca Fıkraları
Okunma 91132
Yorumlar 56
Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
#1
Nasrettin Hoca Fıkraları, Nasrettin Hoca, Nasrettin Hocadan Fıkralar, Nasrettin Hoca Komik Fıkr, Çok Komik Fıkra, Süper Komik Fıkra, Acayip Komik Fıkra, Güldüren Fıkralar, Güldüren Nasrettin Hoca Fıkraları, Harika Fıkralar, Gülünç Fıkralar

Ye Kürküm Ye

Akşehir’in beyleri Hoca’yı yemeğe davet etmişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek, sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca’yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca’nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” demeye başlamış.

- İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş?
Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş:

- Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeği de o yesin.
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#2
Doğuran Kazan

Bilirsiniz ya Hoca, mal canlısı bir komşusundan kazan istemiş. İşi bittikten sonra da bir tencere güzeliyle birlikte kazanı komşusuna götürmüş.
– Sağ ol komşu, demiş, bu kazanın, bu da yavrusu’ doğurdu!

Komşunun canına minnet, fırsatı kaçırır mı tencereyi aldığı gibi mutfağa yerleştirmiş. Gel zaman git zaman Hoca komşudan tekrar kazan istemiş. İlkinde gönülsüz veren komşu be sefer seve seve getirmiş kazanı. Getirmiş ama, bir gün değil, beş gün değil Hoca’dan kazan gelmiyor. Hem tencereyi de ikilemek beklentisi içinde.

Dayanamayıp Hoca’ya:
– Hocam, demiş, işin bittiyse şu kazanı getirsen.
– Başın sağ olsun, demiş, Hoca, senin kazan öldü.
– Allah aşkına Hoca, demiş komşusu, kazan bu, ölür mü hiç?
– Niye ölmesin, demiş Hoca, bilirsin doğuran, ölür!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#3
İnşallah Ben Geldim

Hoca, yarına şunları yapacağım, edeceğim, diye plan yaparmış. Plan yaparmış yapmasına da her şeyin nasip kısmet işi olduğunu iyi bilen hanımı onu uyarmaktan geri kalmazmış: “Hoca, inşallah de!”, “Hoca, insanlık hâli!” “Hoca, kader kısmet var!”, “Hoca, nasipten öte yol git.’ mez!”

Hoca bu, hanımının her sözüne itibar etmediği gibi bu sözlerine de itibar etmezmiş.

Günlerden bir gün, akşam yatmadan önce bizim Hoca kansına:

- Hatun, demiş, yarın güneş açarsa tarlaya, hava yağmurlu olursa oduna gideceğim.
Hanımı yine: “İnşallah de Hoca.” diye uyarmış ama uyarmasıyla cevabını alması bir olmuş.

- Be kadın, demiş, bunun inşallah) maşallahı mı var, yarın hava ya kapalı olacak ya açık. Ben de ya tarlaya gideceğim ya oduna!
Sabah uyanmış ki hava kapalı. Eşeğe bindiği gibi dağın yolunu tutmuş. Neyse uzatmayalım, odunu etmiş, tam eşeğe yükletecekken, bir grup haydut etrafını çevirip:

- Babalık, demişler, filan köyü biliyor musun?
– Biliyorum, demiş Hoca, ne olacak?
– O zaman düş önümüze bizi oraya götür.
Hoca yalvarmış yakarmış ama iş bildiğiniz gibi değil. Üstelik filan köy dedikleri çeyrek günlük yol. Kaçsa arkadan mızraklayacaklar, yere yatsa üstünü çiğneyecekler, bu melanet heriflerden kurtulmanın çaresi yok. Önlerine düşüp o köyü bulmuş ama gün de batmak üzere. Yayan yapıldak onca yolu yürüyüp sabaha karşı evin kapısını çalmış. Hanımı içeriden seslenmiş:

- Kim o?
Hoca yorgunluk akan bir sesle cevap vermiş:

- Aç hanım aç, inşallah ben geldim!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#4
Zaten Yoktu

Hoca, uzun bir süre Bursa’da kalıp Akşehir’e dönerken, yolda konu komşu:

- Ah Hocam, karın aklını kaybetti, demişler.
Hoca, hiç oralı olmamış. Ah, vah bile dememiş.
Bu sefer:

- Hocam, anlamadın herhalde, diye, şaşırmışlar. Nasreddin Hoca:
– Anladım, anladım da. Anlamadığım; zaten yoktu ki olmayan bir şeyi nasıl kaybetti!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#5
Damdan Düşenin Hâli

Nasreddin Hoca karısıyla bir yaz gecesi damda yatarken, artık ne olduysa olmuş, damdan aşağı düşüvermiş.

Gürültü patırtı derken, Hoca’nın başına toplanmışlar. İçlerinden biri:
– Hocam, hâlin nicedir; ne yapalım, deyince:

- Tez, demiş, bana bir damdan düşen getirin. Hâlimden ancak o anlar!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#6
Karanlık

Nasreddin Hoca evde tespihini kaybetmiş. Bakmış ki ev zifiri karanlık, tespihini sokakta aramaya başlamış. Hoca’nın yerde bir şey aradığını görenler:

- Hayırdır Hoca, ne arıyorsun?
– Evde tespihimi kaybettim, onu arıyorum.

– İlahi Hoca, evde neden aramıyorsun?
– Ne yapayım? Orası karanlık!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#7
Yanlışın Büyüğü

Bir zamanlar Akşehir’de ahalinin silah taşıması yasaklanmış. Subaşı ve adamlan kimde bir silah yakalasalar hesabını sorar olmuşlar. Hikâye bu ya, bizim Nasreddin Hoca da şöyle sağlam bir yatağanla yakalanmasın mı?

- Hoca, demiş subaşı, bilmiyor musun silah taşımak yasak. Bu kılıç da neyin nesi?
– Ne silahı, demiş, Hoca, ben bunu kitaplardaki yanlışları düzeltmek için kullanıyorum.
Öfkeden deliye dönen subaşı:

- Yahu Hoca, demiş, hiç kılıçla kitap yanlışının düzeltildiği görülmüş mü?
– Sen bilmezsin, demiş, Hoca, kitaplarda öyle büyük yanlışlar var ki kazıyıp düzeltmek için kılıç bile az gelir!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#8
Yorgan Kavgası

Bir gece sabaha karşı Hoca’nın evinin önünde patırtı gürültü ayyuka çıkmış. Hoca bakmış birkaç kişi kıyasıya kavga ediyor. Hemencecik yorgana sarındığı gibi dışan fırlayıp adamları ayırmaya kalkmış. Kalkmış kalkmasına da herifler kavgayı bırakıp Hoca’nın sırtından yorganı kaptıkları gibi tüymüşler. Hoca otuz iki dişi mızıka çalarak eve dönmüş. Tir tir titreyen Hoca’ya karısı uykulu bir sesle sormuş:

- Kavga ne oldu?
– Ne olsun, demiş Hoca, yorgan gitti, kavga bitti!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#9
Yıldız


Hoca’ya sormuşlar:

- Yeni ay girince eskisini ne yaparlar?
– Ne cahilsiniz, demiş, Hoca, elbette kırpıp kırpıp yıldız yaparlar!
Cevapla
Teşekkür Edenler:
#10
Yok Devenin Başı

Nasreddin Hoca, hanımının eğirdiği iplikleri pazarda satmaya başlamış. Lâkin, esnaflık bu, sanıldığı kadar kolay değil. Nasip kısmet mi, Hoca’nın acemiliği mi ne zaman pazara gitse, astarı yüzünden pahalıya mal oluyormuş. Elinde avucunda ne varsa yok pahasına veriyormuş.
Bir gün, kurnaz iplikçiye bir ders vermek istemiş. İplikleri deve başına sarıp kocaman bir yumak yapmış. İplikçi işkillenmiş. Hoca’ya:

- Yumak da pek ağır, içinden başka bir şey çıkmasın, deyince, Hoca ne dese beğenirsiniz:
– Yok devenin başı! demiş.
Ertesi gün pazarda iplikçi Hoca’nın yakasından tutup:

- Sakalından utan, diye azarlayacak olmuş. Hoca bu, hiç altta kalır mı?
– Ne diyorsun birader, demiş, sen yumağın içini sordun ben de “Yok devenin başı.” dedim.
Cevapla
Teşekkür Edenler:


Hızlı Menü:

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi