ERDOĞMUŞ KÖYÜ

Gediz İlçesi

  

 

GEDİZ

Gediz kentinin 1970 Gediz Depremi’nde ağır hasara uğramasından sonra kurulan şimdiki kent, 40 yıllık geçmişi olan yeni bir yerleşimdir. Şuan ki yerleşim yeri Bakanlar Kurulu’nun 5 Ağustos 1970 günü aldığı 7-1164 sayılı kararla Eskigediz’in 7 Kilometre güneyinde, Kütahya – Uşak – İzmir karayolu güzergâhında, “Karılar Pazarı” diye anılan yörede kurulmuştur. Batıdan Bardakçı, kuzeyden Gerence dereleri ile parçalanan 730 rakımlı bu tepelik alan, batıdan doğuya doğru alçalarak, Gediz Çayı Vadisi’ne kadar uzanır.

Gediz'in günümüzden 5500 yıl öncesine değin uzanan uzun bir geçmişi vardır.

            Eski Tunç Çağ'da birer küçük beylik olarak kurulan ilk yerleşimler, Hitit İmparatorluğu'nun sona erdiği MÖ. 1200'lerden sonra da varlıklarını sürdürmüşler ve MÖ. 750'lerde Phrygia Devleti'nin egemenliği altına girmişlerdir.

Gediz muhtemelen bu yıllarda, Kutsal Attis adına Kadys adıyla kurulmuştur. Phrygialılar bu arada Ana Tanrıça Kybele'nin adına da Dindymon (Murat Dağı) Dağı'nda bir tapınak inşa ettiler.

Daha sonra sırasıyla Kimmerler, Persler, Büyük İskender İmparatorluğu, Brinya ve Bergama krallıklarının egemenliğine giren Kadys, MÖ. 133'te Roma İmparatorluğu topraklarına katıldı.

Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Bizans Devleti sınırları içinde kalan Kadys, bu dönemde piskoposluk merkezi olmuştur.

1313'te Umur Bey tarafından feth edilerek Germiyanoğulları Beyliğine bağlanan Kadys, 1390'da Osmanlı Devleti'ne katıldı.

Bu dönemde Gazenferağa Külliyesi, Muratbey Zaviyesi, İsabey Camii ve Sunullah Çelebi Külliyesi gibi anıt yapılarla donatılan ve Gedüs diye anılmaya başlayan kent, 1670'li yıllarda iki bin evli, yirmi camili bir yerleşim halline gelmiş ve belediye 1866 yılında kurulmuştur.

Kurtuluş Savaşı sırasında üç kez Yunan işgaline uğrayan Gediz, 24 Ekim 1920 Kocahan Muharebeleri ile Çerkez Etem İsyanı'na sahne olmuş ve 1 Eylül 1922'de Fahrettin Altay komutasındaki 5. Süravi Kolordusu tarafından kurtarılmıştı.

1875'te büyük bir sel felaketine uğrayan kent, 1918'de meydana gelen Koca Yangın'da tamamen yanmış, 1944 Depremi 13 can almıştı. 1970 Depremi ise 1086 kişinin ölümüne ve binlerce konutun yerle bir olmasına neden olmuştu.

Yaşanan onca felaketin ardından, kent 5 Ağustos 1970'te temeli atılan Yeni Gediz'e nakledildi.

Aradan geçen 39 yıl içinde, sosyo-ekonomik alanda gösterdiği gelişim ve değişimlerle çağdaş bir kent ha-line gelen Gediz, bugün sahip olduğu derin tarihi birikimi ve kültürel değerleriyle, ışıltılı bir geleceğe koşmaktadır.

  

EVLİYA ÇELEBİ GÖZÜNDEN GEDİZ

Gedus adlı Rum kralı yapısıdır. Evvela Germi-yanoğlu Yakup Bey, ondan Yıldırım Han zaptetmiştir. Ka-lesini, Kuyucu Murat Paşa Celali sığınmasın diye yıkmış-tır. Gedüs şehri Germiyan toprağında Kütahya eyaletin-de serbest zeamettir. Birkaç kere Darüssaade Kapı Ağalı-ğına has olmuştur. Hatta zeamet subaşçığıdır. Vali el ko-yamaz. 300 akçe ile şerif kazadır. Kethüda yeri, şeyhü-lislamı, nakibi uleması çoktur. Azmi zade Çelebi bir mü-barek zattır. Murat Ağa zeamet sahibi Beyzade Yusuf Ağa ve Silahtar Sipahi Halifesi Gedüs'lü Mehmet Efendi pederi Mustafa Ağa vilayet ayanındandır.

Gedüs kayalık bir dere içindedir. Otuz yılda bir meşhur cambaz taifesi Gedüs'e gelip kale kayasına ip bağlayıp tepesine çıkan post sahibi pehlivanlar ser çeş-mesi olur. Çoğu parça parça olur. Kale bu derece kayalar üzerinde yükselmektedir. Halk dilinde Cambaz Kalesi derler. Evler birbiri üstünde kat kattır. Yolları iniş yokuş-tur, 2000 toprak örtülü evlerdir. 13 mahalle 20 mihrap-tır. Bütün imaret, han, medrese, mektep ve çeşme-leri Gazenfer Ağa hayratıdır. III.Sultan Murat'ın Kapı ağa-sı imiş. Kagir dükkanları 95'tir. Buradan doğuya doğru üç saat gittik.

Gedüs İlçeleri:

Murat dağı eteğinde bir ilçedir. Suyundan içen bütün ahlat-i galize (vücuttaki zararlı maddeler) dan kurtulur, yüzüne renk gelir. Yedi sekiz kere suyuna giren hararetten eser kalmayıp pamuk gibi olur. Buradan yay-laya çıkıp alabalık zevki ettik. Kiraz mevsiminde etraftan binlerce kişi gelip iys-ü isret (yiyip içme) ederler. Çünkü temmuz ayında Gedüs dere içinde olduğundan havası sıcak ve ağırdır. Bütün Kütahya sularının başı bu Murat dağı yaylasıdır. Gedüs Nehri  de bu dağdan çıkar. Gedüs'ün batısından olan Akdağ'dan gayet lez-zetli bir su kaynar. Gazanfer Ağa bu suyu dağlardan ve bellerden geçirerek büyük paralar sarf edip şehre geti-rip çeşmelere, camilere, havuzlara, hanlara, hamamlara dağıtmıştır. Kütahya'yı meyve bakımından doyuran yer bu-rasıdır. Üzümü, armudu, pamuk bezi, üzüm güfteri meş-hurdur. Halkı esmer renklidir. Nimetleri boldur.

(Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nden)

 

Okunma 1449 kez
Top